DosyaMakaleBir grup aya, kalanlar yaya…

İki rakamı matematiksel anlamda birden büyük üçten küçük bir tam sayı olarak tanımlanabilir. En azından matematik anlamdan çokluk ifade eden ilk sayıdır ve bence sosyolojik anlamda tek suçlu da bu sayıdır.
Levent Zihnioğlu Levent Zihnioğlu03/11/2008758

 

İki rakamı matematiksel anlamda birden büyük üçten küçük bir tam sayı olarak tanımlanabilir. En azından matematik anlamdan çokluk ifade eden ilk sayıdır ve bence sosyolojik anlamda tek suçlu da bu sayıdır.

Laf aramızda, bir matematikçi olarak günün birinde aslında masum olan bir sayıyı suçlu ilan edeceğim hiç aklıma gelmezdi. Aslında yine masum olan bu sayıya takıntım; bölme işlemi söz konusu olduğu zaman başlıyor. Ve o saniyeden itibaren benim ruhsal yanım için baş belası bir rakam haline dönüşüyor.

Şimdi sizlere insanoğlunun içinde bulunduğu üç perdelik salak bir komedinin kısa bir senaryosunu yazacağım. Bak yine iki rakamı var.

Birinci perde biyolojik

İnsanoğlu ana rahmine düştüğünde tek bir hücreden ibaret. Bu hücre önce ikiye bölünüyor. Sonra her hücre tekrar ikiye bölünüyor. Bu ikiye bölünme devam ettikçe bir uzuv oluşuyor. Bu böylece dokuz ay kadar devam ediyor ve bildiğimiz bebek yani insan oluyor.

İkinci perde sosyolojik

İnsan olduktan sonra biyolojik bedene ne oluyor? İnsanoğlu büyüyor ve çiftleşiyor. Yani yine iki oluyor. Sonra büyüsünde iki olsun diye bebek yapıyor. Böylece aile oluyor. Sonra iki aile bir araya geliyor. (Çocukları çiftleşti ya o bakımdan) Aileler bir araya gelince toplum oluyor. Oh be ikiden kurtulduk ve yeterince çok olduk. Yeterince çok insan ama, tek bir toplum. Yani gezegen vatandaşları. 

Üçüncü perde final

Finalde birileri iki rakamını tekrar hatırlıyor. İşi doğasına bıraksak tek bir gezegen ve tek bir vatandaşlık olacakken, coğrafya parsellenmeye başlıyor. O millet, bu millet, o inanç, bu inanç, bizim memleket, sizin memleket. İşin özünde yine iki rakamı ve yine bölme işlemi. Kim eline ne geçirse bölmeye başlıyor. Herkes kendini, ailesini, köyünü, memleketini, milletini, inancını, tuttuğu takımı diğerlerinden üstün sanmaya başlıyor. Öyle ya da böyle yöntem farklı olmakla birlikte tek tanrıya inanıyor.

Bana öyle geliyor ki; işin biyolojik yanında bir sorun yok. Yani işin biyolojisi birleşmekten ve bir bütünün parçası olmaktan yana davranıyor. Milyonlarca yıl öncesinde, tek bir hücre ile başlayan serüvenini başarıyla sürdürmüş. Sakatlık işin sosyolojisinde. Yani insan biyolojisi uyanıkken sosyolojisi sanıyorum derin bir uykuda.

Bir kaç gün önce bir seminere katıldım. Seminerde konuşma yapan bir tıp profösörü bu uyku meselesine şöyle bir çözüm getirdi;

“İnsanı ameliyat etmek için uyutmak gerekir. Ruhu ameliyat etmek içinse uyandırmak”

İçinde bulunduğumuz yeni yüzyılda insanoğlu, ruhunu uyandırmayı becerebilecek mi? Sanırım bu gıcık “iki” rakamı yeniden işe karışacak. En iyi verdiğim ihtimal yarı yarıya. Hani şey gibi; “Bazıları aya, kalanlar yaya…”

Yorumunuz

SAFALAN.COMKastamonu Kültür ve Sanatına dair.

(c) 7S Danışmanlık ve Bilgi Teknolojileri, Tüm Hakları Saklıdır.

1. Basılı yayınlarda yazının tamamı ve/veya bir kısmı www.safalan.com kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
2. Akademik çalışmalarda hiçbir sınırlama yoktur.
3. Elektronik ortamda yayınlanma durumunda kaynak göstermek kaydıyla içeriklerin %40'ı alınıp yazının devamı için Safalan.com’a link verilmesi durumunda alıntı yapılabilir.